27 Şubat 2018 Salı

İmkansız Bizim Neyimiz Olur?



  Bir silindirin içinde dönüp duran hamster gibiyim.
   Hayru Samsa, bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir hamstera dönüşmüş olarak buldu. Hani farenin içinde koşturup durduğu ama bir adım ilerleyemediği silindirler olur ya, tam onun içindeyim işte.
   Bir kez olsun, oluru olan bir şeyin peşine düşmeyi isterdim. Hani şu elde etmesi kolay olan, kavuşması tez olan şeyler. Böyle ulaşılabilecek şeyler isteyip sonra da ulaşmak nasıl bir şeydir, merak ediyorum. Ama her nasılsa kendimi imkansızı isterken buluyorum. Ne kadar şikayet de etsem bu durumdan, sanki bile isteye o döngüye kendimi sokuyormuşum gibi. Felaketleri bizzat kendim çağırıyorum yani. Sonunda o ulaşamamak'tan haz aldığımı düşünmeye başlayacağım. İmkansızı istemekten daha beter bir şey varsa o da, imkansız için uğraşmaktır. Ne kadar yorucu olduğunu tahmin edebilirsiniz. Uğraştıkça olmayacağını görüp köşeye sıkışırsınız. Ve sağdan soldan ufak da olsa bir ümit dilenirsiniz. Tek bir kişi "olabilir aslında ya" dese, tüm o yorucu uğraşlar bir anlam bulacaktır. Tekrar aynı aşkla ve sabırla düşeceksinizdir yollara.
    Eğer uslanmaz bir ümitvârsanız, en sonundaki o vazgeçişin ruhunuzda bıraktığı izi kanatıp kanatıp durursunuz. Her konuda "inanmak en önemli adımdır" gibi laflar ediyoruz ya, işte o olmazı oldurabileceğinize bir kez inandıysanız, pılınızı pırtınızı toplayıp gitmek çok zordur. Sürekli arkanıza bakarsınız son bir ihtimal ümidi ile... En sonunda da önünüzü göremeyip yere kapaklanırsınız. Şüphesiz, kendisini hiç ateşlere atmayanlar bu söylediklerimden pek bir şey anlamayacaklar.
   Bir yandan şunu da düşünmüyor değilim: Allah var, imkansız yok. Benim bir şeyi imkansız diye nitelemem de biraz hadsizlik değil mi? Nerede kaldı Allah'a dayanıp güvenmek? Elbette her şey ihtimal dahilinde. Ya da ben yine kendimi kandırıyorum süslü laflarla. Bir de siz söyleyin, "Ol" demekle olduran Rabb'in karşısında imkansız kim oluyor? 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder